Son günlerde gerçekleşen olaylar sebebiyle ülke gündemi çok çabuk bir şekilde değişiyor. Her gün gelen terör haberleri, bir türlü kurulamayan hükümetler, üretmeden tüketen dışarıdan gelen sıcak parayla dönen kırılgan yapısıyla hızla değişen ekonomi, paçamızı kaptırdığımız, etkin olamadığımız dış siyaset olayları, çözüm noktasında müdahil olamadığımız İslam coğrafyasındaki zulümler, ahlâk ve maneviyatını kazandıramadığımız için kaybettiğimiz gençlerimiz. Yaşadığımız şeylerin esas mahiyetini öğrenemeden bir bakmışız ki başka bir olayla karşı karşıya kalıyoruz. Bugün bizi ağlatan ya da ağlandığımız gündemimizde ne varsa 24 saate kalmadan unutuyoruz. Ve başımıza ne geliyorsa biz bunu kavrayamıyoruz. Fakat şundan eminiz! Yaşadıklarımız normal şeyler değil ve olanlar bizi hep kalbimizden vuruyor.
Ülke olarak yaşadıklarımızı ilk defa mı yaşıyoruz İlk defa mı terör hadiseleriyle karşılaşıyoruz İlk defa mı hükümet kurulamayarak koca ülke sahipsiz bırakılıyor Milletin idaresi ilk defa mı hiçe sayılıyor Dış güçler, ülkemizin birlik beraberliğini ve bin yıllık kardeşliğini bozmak için ilk defa mı ‘büyük oyun’ oynuyor Yoksa o hepimizin dilinde olan ibret alınmayan tarih yeniden mi tekerrür ediyor
Belgeler ve yaşadıklarımız tarihten ders almadığımızı gösteriyor. Bir on sene, yirmi sene önceki gazetelere baktığımızda buna rahatlıkla şahit oluyoruz. Neredeyse aynı manşet, aynı içerikle karşılaşıyoruz. Haber aktörlerinin, mağdurlarının, haberde kullanılan dilin aynı olduğunu görüyoruz. Hatta kullanılan sloganlar da aynı. Gerçekleşen olaylar karşısında yetkililerin yaptığı açıklamaların, en kısa zamanda alınacağı söylenen önlemlerin de aynıyla eski gazetelerden okuyoruz.
Tarihe tanıklık etmiş, olayların örtünmek istenen, gizlenen yüzünü halka aktarmış, hakikati göstermek için yayıncılık yapan Milli Gazete’nin 10 Kasım 1991 tarihli nüshası var elimizde. Yaklaşık 24 sene öncesine ait. Gazeteye baktığımızda ülke ve dünya gündemine dair değişen bir şey olmadığını görüyoruz. Gazetenin manşet haberi “Dışgüdüm Terkedilmedikçe Terörün Önüne Geçilemez”. Zamanın Adalet Bakan’ı yaptığı açıklamada, Doğu ve Güneydoğu’daki olayların arkasında “dışgüdüm” olduğunu, dış destekler yok edilmeden terörün önlenemeyeceğini belirtiyor. Günümüze nasıl da denk geliyor Yetkililerin açıklamaları da günümüzde yapılan açıklamalarla uyum içindeler. Yıllar geçmiş olmasına rağmen terör, hâlâ çözülememiş ve Büyük İsrail Projesi’ne bir adım daha yaklaştıran bir hâl almış durumda.
Aynı sayfada Doğan Bekin’in, “Doğu’ya sahip çıkalım” yazısı o günkü terör olaylarına çözüm getiren Milli Görüş’ün yaptıklarını ve devletin neler yapması gerektiğini anlattığı yazısını okuyoruz. Manşet sayfasından diğer haberler; “SHP, DYP ile koalisyona hazır” ve “Bakanlar belli oluyor”. Kısaca sadece isimleri değiştirdiğimizde elimizde kalan metin, geçmiş tarihli gazetede yayınlanan ile aynıdır.
Gazetenin iç sayfasındaki haberlere baktığımızda “Problemi Avrupa Kaşıyor” başlığıyla karşılaşıyoruz. Haberde, Avrupa Parlamentosu’nun Kuzey Iraklı Kürt liderleri genel kurula davet ettiğinden bahsediyor. Yani yıllardır kapısında beklediğimiz Avrupa Birliği, bizim terörist dediğimiz kişileri meşrulaştırma çalışmaları yapıyor. Günümüze geldiğimizde Milli Gazete15 Eylül 2015 nüshasının manşetinde “Cenevre Oyunu” haberini görüyoruz. Haberde, oyunda oyun kurucuların değişmediğini, müttefiklerini desteklediklerini, hedeflerini gerçekleştirmek için aynen çalışmaya devam ettiğini gösteriyor.
Dış haberler sayfasında “Türkiye Avrupa’dan daha çok NATO’cu” (10 Kasım 1991, Milli Gazete) başlığında, Kuzey Atlantik Derneği Başkanı ile Anadolu Ajansı’nın yaptığı söyleşiye yer veriliyor. Söyleşide başkan SSCB’nin yıkılmasıyla beraber NATO’nun varlık amaçlarında bir belirsizlik olmasına rağmen bu sürecin atlatılacağını, Türkiye’nin stratejik durumu, dinamik genç nüfusu, coğrafi, tarihi bakımdan konumu sebebiyle NATO için gelecekte de önemini koruyacağını söylüyor. Günümüze geldiğimizde Milli Gazete “NATO Türkiye’de Genişliyor” (21 Eylül 2015) manşetiyle durumun aynen geliştiğini gözler önüne seriyor.
O günden bugüne bizim cephede değişen bir şey yok. Gizli Dünya Devleti kitabında yazdığı gibi: “Görünürde değişikliğin fazla olması, aslında az olduğunu gösterir.” Irkçı emperyalizm hedefine yaklaşırken, coğrafyamızda daha fazla zulüm gerçekleştiriyor. Biz ise hâlâ kendi kaynaklarımıza ve çözümlerimize dönmüyoruz. Korkarım ki bu yaşanılanlar bittiğinde, biz, evlat ve torunlarımıza “ülkemiz üzerine büyük oyun oynanıyor” diyemeyeceğiz. Çünkü Siyonizm 5700 küsur yıllık hedefine ulaşmış olacak. Toprak altımızdan kayıyor.
İşin en kötüsü biz işgalin en ağırıyla karşı karşıyayız: Son kalelerimiz; beynimiz ve yüreğimiz işgal altında…
Milli Gazete/ 28 Eylül 2015
https://www.milligazete.com.tr/amp/makale/850808/elif-ors/bizim-cephede-degisen-bir-sey-yok-bayim