Bir milleti millet yapan ve millet olarak ayakta tutan ana aktör hafızasıdır. Bu gerçek bilindiği için son yıllarda milletimizin hafızası her alanda planlı bir şekilde zayıflatılmaya çalışılmaktadır. Milletimizin muhakeme yetisi gündeme atılan sis bombaları ile zayıflatılıyor. Haliyle hafızasındaki bilgileri kullanıp sağlıklı bir değerlendirme hakkı elinden alınmış oluyor.
Ülkemizde her kesimin en çok sevdiği ve en sık kullandığı ifade “Ülkemizin içinden geçtiği şu sıkıntılı günlerinde….” Ama o sıkıntıların kaynağını bir türlü de konuşamayız/ konuşmayız. Milli Görüş ve Erbakan’ı da diğer dünya ve siyasi görüşlerden ayıran nokta da tam burası olmuştur hep. Milli Görüş ve Erbakan “bu sıkıntıları” konuşmakla kalmamış işin temelini ve kökünü anlatmıştır. Ağacın yaprağındaki tozu işaret etmeyi büyük başarı sayanların arasında da anlaşılması zor olmuştur. Belki de işlerine gelmemiştir. Çünkü kök ile uğraşmak daima daha zordur.
Erbakan Hocamız son Saadet Partisi Genel Başkanı seçildiği kongrede solanda yer alan afişlerde olsun, hasta yatağında seçime giderken hazırladığı afiş karamalarında olsun altını çizdiği konu Haim Naum Doktrini oldu. Ve katıldığı son canlı televizyon programlarında da en çok vurguladığı konu bu oldu. Erbakan Hocamızın ifadelerini bir daha hatırlatmak durumundayız. Ki bazı taşlar yerine otursun: "Haim Nahum doktrini 7 maddedir: Türkiye'yi aç bırak, işsiz bırak, borca esir et, dininden uzaklaştır, böl, böldüğün parçaları birbirleriyle çarpıştır, yumuşak lokmaları yut. Siyonizm 'Biz bunları muharebeyle İsrail'e vilayet yapamayız ancak Haim Nahum doktrini ile yaparız' diyor. Üzerimizde bu plan uygulanıyor. Türkiye'de fakirlik artmıştır, işsizlik dayanılmaz boyutlara gelmiştir, dış borç dayanılmaz hale gelmiştir, din değiştirilmeye çalışılmaktadır, Türkiye bölünmeye götürülmektedir, bu bölünen parçalar bir müddet sonra birbirleriyle çarpıştırılacak.”
“Ülkemizin içinden geçtiği şu sıkıntılı günlerinde….” İfadesini diline pelesenk etmiş siyasilerimiz, akademisyenlerimiz, etkili ve yetkili kişilerimiz hayata bakışlarını bir türlü değiştirmediklerinden ya da değiştirmek işlerine gelmediği için bu gerçekleri es geçiyorlar. Ve daha da kötüsü milletimizi hafızasından silmeye çalışıyorlar.
İşsiz kalıyoruz, bunu mesele edip konuşuyoruz ama hastalığa teşhis edip tedavi etmeye bir türlü gelemiyoruz. Ülkenin genel ahlaki yapısının bozulduğundan ağız birliği ile şikayet ediyoruz ama bunun temelinde ne var konuşmak zor geliyor. Çünkü önümüze çıkan tabloda vazgeçmek zorunda kalacaklarımız, elimizi altına koyacağımız taşlar çıkacak, bunu biliyoruz.
Erbakan hocamızın saydığı maddleri tek tek ele aldığımızda çıkan tablo apaçık ve çok net. Ülkemizde fakirlik arttı; dört mevsim yaşanan ve en çorak toprağına ekim yaptığında insan doyuran bu topraklarda fakirliğin olması ancak belli bir plan dahilinde olabilirdi. Nitelikli ve genç nüfusu olan bir ülkede işsizliğin problem olması ancak belli bir plan dahilinde gerçekleşebilirdi. Vakıf kültürü olan ve “karz-ı hasen (güzel borç)” geleneği olan bir toplumda insanların yabancı bankalara borçlanır duruma gelmesi ancak hedeflenen çalışma sonucunda oluşabilirdi. Bin yıldır bu topraklarda kardeşliği tesis edip üç kıtaya selamet götüren bir milletin torunları çeşitli kamplaştırmalarla birbirine düşman edilmesi ancak belirli program dahilinde olabilirdi. Varlık sebebi din-i Mübin olan bir milletin, hafızasında dini için canından vazgeçen milletin dininden, inancından, değerlerinden uzaklaştırılması da ancak üzerine ciddi bir çalışma yapmakla olabilirdi.
Şimdi ise şahit olduğumuz tablo ve yaşadığımız hayat ortada. “Ülkemizin içinden geçtiği şu sıkıntılı günlerin…” içinden salimen geçmenin yolu da ortada. Çare de çözüm de bir milletin hafızasına sahip çıkmasının formülü de Milli Görüş’e, Saadet Partisi’ne sahip çıkmasıdır.
…
Bu arada İşgalci siyonist İsrail’le karşılıklı büyükelçi atanması ve güven mektuplarının sunulmasını da Haim Nahum Doktrini açısından ele almak zorundayız. 2022 senesinin en önemli olayı yandaş, candaş ve bazı muhalif basının da ısrarla gözden kaçırmasına rağmen işgalci İsrail’le karşılıklı atanan büyükelçi meselesidir. Bazı konularda insanımız razı hale mi getiriliyor?
Milli Gazete/ 29 Aralık 2022
https://www.milligazete.com.tr/makale/13457995/elif-ors/nahum-doktrini-kacinci-seviyesinde
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder