Ramazan’ın manevi iklimine girdiğimiz şu mübarek günlerde bu senede elimize bir fırsat geçti kendimizi muhasebe etmemiz için. Her zaman dilimizle söylediğimiz güzellikleri, iyilikleri, doğruları, faydalı olan şeyleri, herkese ve her şeye adil olma adına yapacağımız salih amellerimizi gerçekleştirme ve hayatımıza geçirme zamanı. Ramazan, on bir aylık dünya gailesinden bunalan ruhumuz için bir inşirah vakti.
Önceki senelerde Ramazan yaklaştıkça Ramazan’a hem maddi hem manevi olarak hazırlanmak için bir koşuşturmaca hepimizi alır giderdi. İftariyelikler, sahurluklar, iftara gelecek misafirlere hazırlıklar, belki bir yıldır hiç yüzüne bakılmamış ama Ramazan’da hatim yapılacağı için evin en güzel köşesinden Kuran Kerimlerin indirilmesi, teravihi kılmak için camilerin listesinin yapılması, Ramazan’a girmeden konu-komşu, eş-dost akraba ile helalleşilmesi, fakir- fukaraya verilmek üzere kumanya paketlerinin hazırlanması, zekatın verilmesi için ihtiyaç sahiplerinin tespiti gibi bir çok Ramazan heyacanımızı yansıtan işlerimiz vardı. Hanımlar Ramazan’a girmeden önce bir dip köşe temizlik yaparak aile mensuplarının temiz bir şekilde Ramazan’ı karşılamasını temin ederdi. Kısaca Ramazan bir şölen yaşatırdı daha gelmeden. Her insanda büyük-küçük farketmez bir çocuksu mutluluk gelirdi yüzlerine. Yaşı kemale erenler bir Ramazan’a daha ermiş olmanın şükrünü yaşar, çocuklar da sahura kalkmakla artık büyüklerin dünyasına adım atacakları gururunu yaşamak için sabırsızlanırdı. Ramazan’dan günler önce “Anne beni de kaldıracaksınız sahura di mi?” sözleri arasında varılırdı mübarek zamanlara. Ramazan’a ermiş olmak hayat akışının ritmini değiştirerek bir can olurdu, heyecan olurdu.
Ramazan heyecanını ilk önce toplum şüphesiz çarşıda, pazarda hissederdi. Ramazan’a özel alışverişler günler öncesinden yapılırdı. Durgun olan ekonomi hayatın doğal akışında hareketlenir, ekonomik kriz sebebiyle harcamalarında kısıtlamaya gitmiş dar gelir sahibi olanlar bile Ramazan öncesi elinden gelenin en iyisi yaparak ailesine Ramazan’ı rahat geçirecek şartları oluşturmak için gayret gösterirdi. sanki bayram yaşanıyormuşçasına çarşılarda, pazarlarda, sokaklara bir hareketlilik olurdu.
Ama maalesef bu sene Ramazan öyle bir heyecanla gelmedi. Özellikle çarşı, pazarlar bir önceki senedeki gibi bile bir hareketlilik görmedi. Ramazan için aylık yapılan alış veriş listeleri belli ki artık yapılmıyor. Pazarda gezerken insanların sadece o haftalık evin ihtiyacını karşılayacak ihtiyaçlarını aldığını gözlemliyorsunuz. Zincir market olmayan mahalledeki küçük esnaflık yapan marketler de eskisi gibi bir hazırlık yapmadı/ yapamadı. Mahalleli için elinde para olmadığı zaman veresiye yazdırdığı bakkallar da yok denecek kadar azalmasıyla milletimiz daha fazla hisseder oldu geçim sıkıntısını. Bu sene geçim sıkıntısı Ramazan’ın heyecanı başta olmak üzere her şeyin önüne geçti. Emekliler artan faturalardan, el yakan pazar fiyatlarından bu seneki fıtır sadakasını nasıl vereceklerini kara kara düşünüyorlar. Ekonomide yaşanan sıkıntıyı bu sene Ramazan’ın gelişi bile engelleyemedi. Geçim derdi her şeyin önüne geçti. Pandemi sebebiyle Ramazan ayına has gidilen kısıtlamalar da insanımızı biraz daha boğmuş durumda. Hayatın tüm sıkıntılarına nefes aldıran beraber iftarların olmaması, cemaatle yapılan ibadetlerin feyzinin eksikliği, cemaatle beraber yaşanan birlik olma duygusunun eksikliği bu sene çok çok hissedilecek.
Bizlere de müslümanlar olarak elimizden ne gelirse ailemize ve çevremize Ramazan’ın heyecanını hissettirmek, çocuklarımızın aklında kalacak Ramazan hatıraları oluşturmak, şu sıkıntılı günlerde insanımızın elinden tutmak, ihtiyaç içinde olanların ihtiyacını karşılamaya çalışmak, evlerde tıkılıp kalmış insanımıza nefes almasına sebep olacak faaliyetler yapmak düşüyor. Her şeye rağmen Ramazan ruhu, feyzi, bereketi her şeyi kuşatırken bizler de nasibimize düşene talip olalım.
Ramazanları Ramazan tadın yaşayacağımız günlere erişmek duasıyla…
15 Nisan 2021/ Milli Gazete
https://www.milligazete.com.tr/makale/6944269/elif-ors/her-seye-ragmen-ramazan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder