Mart 04, 2021

Sadakaya İade-i İtibar

 Sadaka son yıllarda mevcut siyasi iktidarın yanlış ekonomik uygulamalarından dolayı hafifsenmeye başlandı. Ülkeyi yönetmekte yetkiye sahip olanlar, ekonomi alanında yaptıklarıyla vatandaşlarının her birinin refah içerinde yaşayabileceği, başkasına el açtırmayacak bir düzen kurmakla yükümlüdür. Oysa yıllardır ülkemizde ekonomide meydana gelen krizlere çare olmak için vatandaşlarına çalışma imkanı sağlamak yerine bir takım günü kurtaracak ihtiyaçları verilme yolu tercih edildi. Bunun sonucunda da “sadaka ekonomisi” diye bağlamın tamamen koparılmış bir kavrama dönüştürüldü sadaka ibadeti. 

Sadaka zengin/fakir her müslümanın yapması gereken bir ibadettir. Peygamberimiz (sav) hadislerinde; her bir insanın, her bir organı için her gün verilmesi gereken bir sadakası vardır, buyurmuştur. Sadaka yaratılan insanın Allah’a karşı bir şükran ifadesidir. İnsana dünyada hangi sebeple var olduğunu hatırlatan bir ibadettir. Sadakanın kapsamında fakirlere-düşkünlere maddi yardımdan tutun, insanlara karşı adaletli davranmak; yolda kalmışlara yardım etmekten bir kişinin diğer bir kişiye gülümsemesine kadar birçok maddi ve manevi alanı kapsayan çeşitli yöntemler vardır. Yine Peygamberimiz (sav) diğer bir hadisinde “Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamazsanız, gönül alıcı güzel sözler söyleyin.” (Buhârî) diyerek sadakayı tanımlamıştır. Hadislerde bize bildirilenlere göre sadaka yetmiş çeşit belayı defeder. Yine Peygamber Efendimiz (sav) biz müslümanlara hastalıklarımızı sadaka ile tedavi etmemezi söyler. Sadakanın her hastalığı ve belayı defettiğini belirtir. Sıkıntılarımızı sadaka ile önlememesi tavsiye eder. Sadaka ibadetini benimseyip hayatının bir parçası haline getirmiş atalarımız da bu hadislerden yola çıkarak “Az sadaka çok belayı def eder.” demişlerdir. Kısaca günümüzde yaşayan insanların anlamasını kolaylaştırmak gerekirse, sadaka; insanların maddi/manevi sigortasıdır. 

Bir yıla yakındır sadece ülkemizde değil dünyada var olduğu söylenen bir musibeti yaşıyoruz; salgın hastalık kovid19. Bu hastalık ile ilgili tartışılan tüm konuları bir kenara bırakarak dikkatimizi şuraya çekmek istiyorum. Müslümanlar inançları gereği dünyayı, dünyada meydana gelen olayları diğer insanlar gibi anlayamaz, yorumlayamaz. Müslüman olmayanların baktığı gibi olaylara bakamaz. Bir müslüman daima diğerlerine göre daha fazla vecheden olaylara bakar. Fakat ülkemizde şahit olduğumuz manzara bu değil. Olayın an başından beri olayı ele alışımız sakat. Allah yokmuş (haşa) gibi bizim ve virüsün sahibinin Allah (cc) olduğunu unutmuş durumdayız. Başımıza her gelenin Allah’tan geldiğini gözardı eden konuşmalara şahidiz. Sanki tüm fiziki sebepleri yerine getirince o hastalık bize gelmeyecek gibi konuşuyoruz. Ve hastalığa karşı alınacak tedbirlere müslümanca bakamıyoruz. Önümüze servis edilen her şeyi tartışmasız kabul ediyoruz.

Diğer karşılaştığımız ise hastalığa karşı tedbirler meselesi. Kovid ortaya çıktığında beri bir çok kurumu ve kuruluşu dikkatle takip ediyoruz. Sağlı kurumlarından dini kurumlara kadar yetkili konumda olan herkesi dinliyoruz. Yetkililerin vatandaşa söyledikleri hastalığa karşı tedbir olarak fiziki alana dair: maske-temizlik-fiziksel mesafe. Bu tedbiri sağlık kurumlarının söylemesi tamam da, cami hoparlörlerinden diyanet yetkilileri tarafından söylenen tedbirler de bu: maske-temizlik-fiziki mesafe. Oysa İslam inancına göre alınan tüm fiziki tedbirlerinin yanında Allah’ın emri olan ve Peygamberimiz’in tavsiye ettiği sadaka gündeme getirilmeliydi. Bir müslümanın zaten temiz olmaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Bir müslüman başına gelen olayları sadece maddi alanda da değerlendirip tedbir alamaz. Bir müslüman her fırsatta tövbe ederek ve sadaka vererek her türlü pisliklerden arınır. Başına gelen ger türlü belayı def etmek için Yaradanına sığınır. 

Yaşadığımız coğrafyaya bakarsak sadakanın birçok izlerini görürüz. Bizim atalarımız sadaka niyetine uzun yollara çeşmeler yaptırmıştır. Evlerinin küçük yerlerine kuşlar için evler inşa etmişler, sokaklarında hayvanları beslemişler, mezarlarının başlarına börtü, böcek, kuş susuzluğunu gidersin diye suluklar yapmışlar, kırık kanadı olan göçmen kuşları için vakıflar kurmuşlardır. Bir yola çıktıklarında “başlarının, gözlerinin sadakası olsun” için bağışlar yapmışlardır. Mahallelerinde “veren elin alan eli, alan elin veren eli” görmeyeceği “sadaka taşları” koymuşlardır. Bizim büyüklerimiz bir sevinçli haber aldığında “göz aydınlığı” olan, başlarına bir bela gelip kurtulduklarında şükür ifadesi olan sofralar kurmuşlardır. Çünkü onlar verenin de alanın da, tüm nimetlerinin sahibinin Allah’a olduğuna inanmışlardı. Sadakayı gündelik yaşamın parçası yapmışlardır. Bir düşünelim, belki başımıza gelen bu kadar afet hakkını teslim etmediğimiz kulların sebebiyledir!

Bir müslümanın gündelik yaşamında başucu sözü yapması gereken şu hadisi hatırlatarak sadakaya iade-i itibarını verelim: “İnsanın, her bir organı için, her gün verilmesi gereken bir sadakası vardır. İki kişi arasında adâletli davranman bir sadakadır. Binitine binerken birine yardım etmen, onu üzerine bindirmen veya yükünü onun üzerine yüklerken yardım etmen, bir sadakadır. Güzel bir söz de bir sadakadır. Namaza gitmek üzere attığın her adım bir sadakadır. Yoldan insanları rahatsız edici bir şeyi kaldırman da bir sadakadır.” (Buhârî)


31 Aralık 2020/ Milli Gazete 


https://www.milligazete.com.tr/makale/5939798/elif-ors/sadakaya-iade-i-itibar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ey Sakallı Hüsnü Amcam! Senin Verdiğin Oyun Bedelini Gazzeli Bebekler mi Ödeyecekti?

Her şeye her duruma rağmen bir bayramı geçirdik. Dilerdik ki, yeni bir tazeleniş olsun, bir muhasebe olsun hac günleri. Müslümanlar Allah’...