Her insanın çocukluk yıllarında bir kahramanı vardır. Hayatını ona göre şekillendirdiği, onun gibi düşünmeye, onun gibi konuşmaya, onun gibi davranmaya kısaca “o”na dair ne varsa yaşamaya çalıştığı bir kahramanı. Çocuk, her adımında “o” kahramanı taklit eder. Çünkü “o” kahraman, dünyayı ele geçirmeye çalışan kötü adamlara karşı tüm yüreğiyle dünyayı ve tüm insanlığı savunandır. Kahraman, hiçbir zaman zalimlerin yanında olmayan, yaşamından vazgeçip hedeflerinden vazgeçmeyendir. Tüm iyilikleri yaşanır kılan, koruyandır.
Bizim de bir kahramanımız vardı. Her sabah heyecanla beklediğimiz, kahvaltımızdan önce elimize aldığımızdır.
Hayata dair ne varsa ondan öğrendiğimiz, “Hak geldi, batıl zail oldu!” düsturunu her gün bize bıkmadan hatırlatandır.
Son üç yüz yıldır “Batılılaşma” çalışmalarıyla ufku daraltılmış, dünyada yalnızlaştırılmış, millet ve aydınlarının arası açılmış memlekette sorunlarının çaresinin kendi özlerine “Milli Görüş”e dönüş olduğunu söyleyendir.
Kaba kuvveti değil; doğru “Hakk” anlayışını benimseyen, nefse esareti değil; nefis terbiyesini esas alan, materyalizmi değil maneviyatçılığı kendine rehber edinendir.
“Batılın” temsilcilerine, dünyanın tüm sömürücü zalimlerine karşı “İbrahimce” tavrımızı belirleyendir.
Pozitivist dünya görüş açısıyla kurulmuş Yeni Dünya Düzeni’nde, yeryüzünden İslâm’ın hükmünün kaldırılması çalışmaları sonucu, Hayim Naum Doktiri’nin uygulamalarıyla kıblesini şaşırmış Müslümanlara, sadece namaz kılarken değil; eğitimde, ekonomide, ahlâkta, sosyal ve toplumsal hayatta, siyasette kısaca her alanda kıblesini hatırlatandır.
“Hak” ve “Batıl” kavramlarının günümüzde neye tekabül ettiğini kınayıcıların kınamasından korkmadan her daim haykırandır.
Malazgirt’te fetihle İslâm’a açılan Anadolu topraklarında, İslâm’a bin yıl hizmet eden ümmeti, “Misak-ı Milliye”ye hapsedilmiş coğrafya algısını, İslam Birliği’ne açan, yeni “Fetih”lerin habercisi olandır.
“Önce Ahlâk ve Maneviyat” diye yola çıkan yüzyılın üçüncü yolu, kurtuluş reçetesi “Milli Görüş” Liderini adım adım takip etmekten bıkmayan, dünyada ki Müslüman liderleri örnek olarak bize sunandır.
“Müslümanlar, ancak kardeştir.” düsturuyla Afganistan, Çeçenistan, Bosna, Irak, Filistin, Bangladeş, Arakan gibi tüm İslâm Coğrafyasının dertlerini dert edinmemize vesiledir.
Osmanlı’nın bakiyesi olan memleketimizin evlatları yıllarca “Horoz Dövüş”leriyle oyalanırken, gerçek gündemin ne olduğuna dikkat çeken, kimsenin cesaret edemediği zamanlarda bir çocuk masumiyetiyle “kral çıplak” diyendir.
Liderimizin “Yaşanabilir Bir Türkiye” ,”Yeniden Büyük Türkiye” ve II. Yalta “Yeni Bir Dünya” yı kurma inancını bize yaşatandır.
“Kalbi sökülmüş çağa” bir nefes olan, yazdığı her harfin bedelini hakkıyla peşin peşin ödeyen kahramandır. Çocukluğumuzun “O” kahramanı, Milli Gazete’dir.
Ve hâlâ kahramanımız Milli Gazete’dir!
Milli Gazete/ 14 Ocak 2014