Spot:*** İsraf bize emanet verilen nimetlerin, imkanların kullanımında haddi aşmak demektir. Allah yeryüzünü bizim istifademize sunmuş lakin bunda bir sınır getirmiştir. İnsanoğlu ise nefsine uyarak bu haddi aşmakta hem dünyanın hem de kendi sonunu getirmektedir.
*** Bize emanet olarak verilen ömür sermayesini yeryüzüne hakkın hakim olmasını sağlamak için harcamayarak, yine bize verilen mekan ve imkanları emanet oldukları şuuruyla kullanmayarak israf ediyoruz.
Elif ÖRS
Eşref-i mahlukat olarak yaratılmış insanoğlunun imtihan yeri dünya aynı zamanda insanın sorumluluğuna verilmiş bir emanettir. Allah'a karşı kul olarak sorumluluklarımız ve vazifelerimiz yanında bize emanet olarak verilen nimetlerden de sorumluyuz ve bu emanetler imtihanımızın birer parçası. Kul olarak önde gelen sorumluluğumuz ise emanet olarak verilenleri israf etmeden o nimetlerden istifade etmektir.
O zaman sorumlu olduğumuz Dünya'nın durumuna bir bakalım: Dünya'da Birleşmiş Milletlerin verilerine göre 195 egemen devlet ya da ülke var. Ortalama dünyada yaşayan insan sayısı yedi milyar altı yüz milyon kadar. Bu nüfusun yaklaşık yüz elli beş bini her gün ölüyor. Dünya' da aç insan sayısı sekiz yüz milyon kadar, verilere göre yazarsak 828.817.662 kişi. Aynı dünyada ise obez insan sayısı ise 709.117. 135. Böyle adaletsiz dünyada ise günlük açlıktan ölen insan sayısı otuz bin küsür. Yine bu her yanından israf akan dünyada sadece Amerika'da kilo kaybetmek için günde harcanan para 186.192.551 dolar. Yani birileri açlıktan ölürken birileri ideal kiloya gelebilmek, zayıflayabilmek için milyon dolarları harcıyor. Dengesiz ve adaletsiz gelir dağılımın sonucu birileri açlıktan ölürken kimileri de fazla yemekten, hadsizce harcadıkları, israf ettikleri için ölüyor.
Sayısal verilere bakmaya devam edelim. Yaşadığımız dünyayı, bize emanet verilen dünyayı tanımak için diğer israf ettiğimiz ve canlılar için olmazsa olmazlardan olan suyu ele alalım. İsraf edilen emanetlerin, nimetlerin başında su gelmekte. Burada da korkunç rakamlarla karşılaşıyoruz. Yedi milyar küsürlük dünya nüfusunun 853.247.708’i temiz ve içilecek suya erişemiyor. Ve bir sene içinde suya bağlı olarak vefat edenlerin sayısı ortalama 465 bin civarı. Bizler varlığının önemine bile varamadığımız temiz suya birileri erişemediği için ölümle karşı karşıya kalıyor. bizler nasılsa parasını ödüyoruz diyerek pervasız kullandığımız suya ulaşabilmek için birileri bu gezegende kilometrelerce yol yürüyor.
Dünyada israf edilenlerin başında ise aslında insan geliyor. Dünya onun için yaratıldı. Diğer yaratılanlar onun istifadesi için yaratıldı. Allah-u Teala insana “kulum” dedi. Temiz fıtrat üzerine yaratıldı. En kıymetli olarak yaratıldı. Ama en fazla israf edilenlerin başındadır insanoğlu. İnsan yaptıkları ile hem zalimdir. Hem de mazlumdur. Dünyada her gün savaşlar, çatışmalar, iç çekişmeler, iş kazaları, uyuşturucu ve alkol bağımlılıkları, insan kaynaklı kazalar ve yanlışlar yüzünden onlarca insan ölmekte. Kimisi engelli kalmaktadır. Yine tek örnek üzerinden rakamlara bakalım. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin yaptığı açıklamaya göre savaş ve şiddet olaylarının yaşadığı kriz bölgelerinden kaçanların sayısı 2016 sonu rakamlarında 65 milyon 600 bin civarı. Bu da her dakika 20 kişinin mülteci konumuna düştüğünü gösteriyor. Ve dahası temiz fıtratla yaratılan insan ise dünyada büyük tahribata ve ifsada uğrayarak bozularak israf edilmektedir. Ki bu konu başlı başına ayrı bir dosyanın konusudur.
Bize emanet verilen dünyanın hali bu. Ortaya çıkan sonuç ise insanoğlu olarak hem dünyanın kaynaklarını sorumsuzca kullanarak israf ediyoruz. Hem insanı savaşlarla, çatışmalarla israf ediyoruz. Hem de insanı fıtratı üzerine yaşamasını temin etmeyerek israf ediyoruz.
Dünyada yaşanılan bu israf bir sistemin sonucudur. Ahiret hayatına inanmayan ve hasep vereceğini inanmayanların kurduğu bu sistem sömürü sistemidir. Bu israf rakamları bu sisteminin sonucudur. Bu sistemi bilerek kuranlar olduğu gibi bilmeden uyan milyonlarca insan mevcut. Hatta bilinçsizce yaşıyorsak ve tüketimimizi ihtiyaçlarımıza göre değil de arzularımıza göre yapıyorsak biz de bu tablonun oluşmasında katkımız var demektir. Daha ötesi bu sömürü ve israf sistemi farketmiyorsak ve böylece yaşamaya devam ediyorsak artık bu çarkın dişlilerinden biri de biz olmuşuz demektir.
Bize emanet olarak verilen ömür sermayesini yeryüzüne hakkın hakim olmasını sağlamak için harcamayarak, yine bize verilen mekan ve imkanları emanet oldukları şuuruyla kullanmayarak israf ediyoruz. Müslümanlar olarak sorumluluğumuz sadece ülke sınırlarıyla çizilmiş değildir. Müslümanlar için yeryüzü mescid kılınmış yani yeryüzünün her yeri müslümanların sorumluluğu altındadır. Dünyadaki bu israfı önlemek ilk önce müslümaların görevidir.
Not: Ağustos 2018 Maaile dergisinde yayımlandı.