Mart 03, 2021

Tehlikenin Farkında mıyız?

 

Kimlik, insanın var oluunu tanımlayan, insanın aitlik duygusunu tatmin eden, dieri ile farklılıklarını (Farklı olmak sorun deildir. Allah her bir kulun parmak izine kadar herkesi farklı; biricik olarak yaratmıtır. Biricik yaratılanı tek tipletirme Allah’ın yarattıına aykırıdır.) ait olduu toplum ile benzerliklerini ifade eden, dünyada ne için var olduunu tanımladıı bir anlam alanıdır. Kimlik kiinin tüm özelliklerini kapsar. Kiinin toplumda sergiledii duru, onun toplumda algılanması kimliinin iaretidir. Kimlik tarih boyunca milletlerin kazandıı bir deneyim birikimidir. Kimlii oluturan çeitli faktörler, çeitli etmenler vardır. Anadolu corafyasının kimliini oluturan ana harç ise inancıdır. Yani slam’dır. Son bin senedir bu topraklar slam’ın diriltici nefesiyle yorulmutur.

Yeni nüfus cüzdanlarında “Din” hanesinin kaldırıldıını örenen “eski toprak” bir hanım teyze nüfus cüzdanın deitirilmesini, deitirmenin sonu gelene kadar erteleyeceini söylüyor. Gerekçesi kimliinde bari slam yazması. Ülkede yaanan olaylardan sonra slam’a aykırı olarak Avrupa Birlii’ne uyum sürecinde çıkarılan kanunlardan (zinanın suç olmaktan çıkarılmasından Allah’ın lanetledii hareketlerin merulatırılmasına kadar her alanda balatılan toplumu dönütürme faaliyetleri) mütevellit bir kâıt üzerinde de olsa kimlik baının devamını salamayı arzu ediyordu. Zira Bosna’da sadece isminin Müslüman olmasından dolayı insanların katledilmesine ahit olmunesildendi.

Farkında mıyız, emin deilim ama yaadıımız en büyük tehdit kimliksizletirme. Günlük yaamda bir günde meydana gelen, gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alan haberlerde gördüklerimize aırarak, “Bunu yapan bu milletin evladı olamaz!” oluyor. Temiz yaratılan bu insanlar, slam’ın beii olmubu topraklarda nasıl oluyor da bir vahiye dönüüyor, ahlaksıza dönüüyor, insanlıktan çıkıyor? Yüzyıllardır “adaletin bayraktarlıını” yapmıbir milletin torunları nasıl oluyor da en yakınının bile hakkını gasp etmekten rahatsız olmaz seviyeye geliyor? Bunların hemen hemen tek sebebi var bu ülkenin çocukları kimliinden koparıldı.

Resmi balangıcı olarak Tanzimat Fermanı’na kadar gideceimiz Batılılama çalımalarının sonuçlarıdır yaadıklarımız. Neden yaratıldıı unutturulan, gündelik telâe içinde ömrü tükettirilen bir millet! Batılılama ya da kimliksizletirme özellikle 2000’li yıllardan sonra Batı’nın bile beklemedii bir hızda gerçekleti. Sonuç ortada. Herkesin ikâyet ettii bir toplum.

Son 18 yıldır yaadıımız her eyden öte bir “kimliksizletirme” hareketidir. Geçtiimiz yüzyılın ortalarından beri kapısından ayrılmadıımız Avrupa Birlii’ne girebilmek için -hatta özel bakanlık kurulan- deitirilen kanunlar, çıkarılan uyum yasaları millet olarak toplumsal hayatımızdan aile hayatımıza yeni ekil verdi. Bu verilen ekilde u an artık düünme biçimimize ve yaam eklimize evriliyor. Bu kimliksizletirme meselesi ise kötüye giden ekonomiden, dıpolitikadan daha köklü daha tesirli, belki gelecek önümüzdeki nesilleri etkileyecek güçte bir olaydır. çine yuvarlandıımız saçma sapan gündelik kavgalardan baımızı kaldırmazsak meydana gelecek olayların vebalini taıyamayız.

Bir toplumda, kimliksizletirme toplumları hafızasızlatırma ile yapılır. nsana kimliini veren hafızasıdır. Bir insanı, bir milleti, bir toplumu u an olduu konuma getiren tarihten getirdii birikimdir. Bir dizide Alzheimer hastalıına yakalandıını örenen oyuncu, “Bütün hatıralarım, bütün hayatım, her ey silinip gidecek. Ben ne olacaım? ahsiyetim ne olacak?” derken insana kimlik kazandıran eyin hafızası olduunu en güzel ekilde anlatır. Bir milleti millet yapan da toplumsal hafızasıdır. Bizim toplumsal hafızamız gerek medya içerikleriyle gerek okullardaki müfredatlarla siliniyor. Fakat son zamanlarda toplumsal hafızamıza en büyük darbe “kentsel dönüüm, TOKleme” ile ehirlerimize yapılmıtır.

Kentsel dönüüm diyerek ehirlerimiz bir yandan betona gömülürken dier yandan tarihsel hafızamızı oluturan ehir yapımız yok edilmitir. Bütün sokakları camiye çıkan mahalle yapımız yıkılmıtır. Cami merkezli yani inanç merkezli ehirlerimiz AVM merkezli olmutur. Artık Anadolu’da pek küçük ehrimizde AVM’lerin etkisi altında. Mahalle sistemimiz tahrip edilmitir. nsanların birbirine destek olduu, kol kanat gerdii, komunun çocuunu kendi çocuu gibi sarıp sarmaladıı mahalle sistemimiz yıkılmıtır. Mahalle yerini giriinde dostuna, misafirine kimlik soran “site”lere bırakmıtır. Artık, “Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak” (smet Özel) için kapıya ulaana kadar ‘sitenin güvenlii’ni amak, kimliinizi ibraz etmek zorundasınız. Müstakil, genellikle küçük bir avluya sahip, komunun evinin üstüne gölgesini düürmeyen ev kurma zihniyetinden evrilip; ‘daha dar alanda ne kadar rant devirebilirim?’ düüncesiyle hayatı ilk defa tanıdıımız, arkadaı, komuluu, bakasının acısıyla acı çekmeyi, bakasının mutluluu ile mutlu olmayı örendiimiz; sokaklarımız, mahallelerimiz; çocukluumuzun aziz hatıraları müteahhitlerin ellerine terk edildi. Uzun yaz günlerinde gölgesinde soluklandıımız aaçlarımız otoparklar için söküldü. ehrin anıt binaları, insanların zihin haritasında yer eden, kimliinin ifadesi olan camileri rezidansların gölgesinde kalmıtır.

Ülkemizde her türlü kimliksizletirme faaliyetinden bahsedilirken en önemli kimlik ifadesi olan ehirlere, deien yapı ekillerine, ev türlerine deinilmemekte. En büyük hafızasızlatırma “kentsel dönüüm” altında yapılmakta. Artık ehirlerimiz ne bizim ehrimiz ne de Batı’nın kenti. Kentsel dönüüm adı altında yüzyıllık ehirlerimiz betondan blokların içinde kaybolmakta.

Bu konu üzerinde neden bu kadar nefes tüketiyoruz? Çünkü insanın kimliinin oluumunda yaadıı çevre en önemli faktördür. Bir insanın çevresini -hem mimari, hem insan- ne oluturuyorsa zamanla kimlii haline gelir. nsan her zaman muhatap olduu beinsanın ortalamasıdır. nsan arkadaının dinindendir dediimiz çevremizde insan arkadalarını seçebilir. Zamanla arkadalarını deitirebilir. Fakat yaadıı ehirde ister istemez maruz kaldıı mesajlar zamanla insanın kimliinin parçası haline gelir. nsanın kimliini oluturmada, içinde bulunduu ehrin havası, suyu, insanları, adetleri, mimarisi gibi her ey etkendir. nsanlarımızın gazetenin üçüncü sayfalarına konu olmasına sebep davranılarının temelinde yaadıkları ehrin insanın kimliine kattııdır. Dikkatli ekilde bakarsanız haberlere, bazı ehirler bazı suçlarla anılır.

Kısaca diyeceklerimizi özetlersek; TOKve gökleri delen rezidanslar sadece topraa beton dökmek deildir. TOK’ler toplumu hafızasızlatırma hareketidir. Tarihinden koparma hareketidir. Hafızasızlaan toplumlar kimliksizleir. Bu ilerin mehter eliinde yapılması da, sadece milletimizi ayakta uyutulması, ceplerinin ve zihinlerinin boaltılmasıdır.

Erbakan Hoca’mızın tanımıyla bu milletin inancı, tarihi kimlii, ruh kökü olan Milli Görü’ün müntesipleri “kimliksizletirme” meselesini öncelemesi gerekmektedir. Zira Aliya zzetbegoviç’in dedii gibi: “Biz savaı öldüümüz zaman deil, dümanlarımıza benzediimiz zaman kaybederiz.”

Not: Eskiden vatandaımızı belgeleyen belgenin adı “nüfus cüzdanı” iken yenisinde “kimlik kartı” yazıyor. Ama bu kartta benim (yani milletin) kimliimi ifade eden unsur yok.  


3 Aralık 2020/ Milli Gazete

https://www.milligazete.com.tr/makale/5842407/elif-ors/tehlikenin-farkinda-miyiz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ey Sakallı Hüsnü Amcam! Senin Verdiğin Oyun Bedelini Gazzeli Bebekler mi Ödeyecekti?

Her şeye her duruma rağmen bir bayramı geçirdik. Dilerdik ki, yeni bir tazeleniş olsun, bir muhasebe olsun hac günleri. Müslümanlar Allah’...